İslamda el vermek ne demek ?

SessizGozler

New member
Giriş: “El Vermek” Deyince Aklınıza Ne Geliyor?

Birine “el vermek” deyince, kimimizin aklına yardım etmek gelir; kimimiz hemen siyaseti, kimimiz de “usta-çırak” ilişkisini düşünür. Kim bilir, belki de annenizin “Kızım sofrayı kurarken bir el ver!” dediği anı hatırlarsınız. Ama işin içine “İslam’da el vermek” girince, konu birden ciddiyet kazanır. Yine de bu ciddiyetin içinde insana dair derin bir mizah, sıcaklık ve toplumsal bir bağ vardır. Gelin, “el vermek” kavramını hem İslami hem de insani yönleriyle, ama biraz tebessüm ederek konuşalım.

---

1. İslami Açıdan El Vermek: Sözleşmeden Fazlası

İslam’da “el vermek” (bey‘at), bir bağlılık göstergesidir. Peygamber döneminde Müslüman olan kişiler, Hz. Muhammed’e el vererek bağlılıklarını ve toplumsal sorumluluklarını ilan ederlerdi. Bu el sıkışması sadece “tamam, anlaştık” anlamına gelmezdi; aynı zamanda bir ahit, yani sözleşme niteliği taşırdı.

Kur’an’da “El vermek” olgusuna dair en açık ifade Fetih Suresi 10. ayettedir:

> “Sana biat edenler gerçekte Allah’a biat etmiş olurlar; Allah’ın eli onların elleri üzerindedir.”

Bu ayet, el vermenin fiziksel bir hareketten öte, manevi bir bağ anlamına geldiğini ortaya koyar. Yani mesele sadece bir tokalaşma değil; güven, bağlılık ve samimiyetin sembolüdür.

---

2. Tarihte El Vermek: Bir El Sıkışma, Bin Anlam

Tarih boyunca “el vermek” hem dini hem politik anlamlar taşımıştır. Hz. Ebubekir’in halife seçilmesi, Müslümanların ona el vermesiyle gerçekleşmiştir. Bu, modern anlamda bir “oy birliği” değil, gönül birliğiydi.

Ama bu noktada küçük bir mizah payı bırakmak gerekir. Çünkü o dönemde kimse “el sıkışmaya gitmeyenleri linçleyelim” dememiştir. Aksine, el vermek bir baskı değil, bir aidiyet ifadesiydi. Yani bugün sosyal medyada “takipten çıkmak” neyse, o zamanlar “biat etmemek” o derece sembolik bir anlam taşırdı.

---

3. El Vermek mi, El Uzatmak mı? Kültürel Ayrımlar

Kültürümüzde “el vermek” ve “el uzatmak” arasında ince bir fark vardır. “El uzatmak” yardımı çağrıştırırken, “el vermek” güveni simgeler. İslam’da bu fark, niyetle ilgilidir. Birine el uzatmak, onu desteklemektir; el vermekse onunla aynı hedefe yürümektir.

Örneğin bir cami inşaatında çalışan iki ustayı düşünelim: Biri plan çizer, stratejik davranır; diğeri çamura diz çöker, duygusal bağ kurar. Erkeklerin genellikle “nasıl daha sağlam yaparız” diye düşündüğü yerde, kadınlar “burada kim huzur bulacak?” diye düşünür. İki bakış da değerlidir ve birlikte olduğunda ortaya hem estetik hem dayanıklı bir eser çıkar.

---

4. El Vermenin Toplumsal Boyutu: Dayanışmanın Kutsallığı

İslam kültüründe el vermek, bireysel bir davranış değil; toplumsal bir ahittir. Peygamber, Medine’deki Müslümanlar arasında kardeşlik (muâhât) tesis ettiğinde, “el vermek” sadece liderle değil, birbirleriyle de yapılan bir sözleşmeydi.

Bugün modern toplumlarda da bu kavramın izlerini görmek mümkün. Örneğin bir gönüllülük hareketine katılmak, bir yardım kampanyasında görev almak ya da sadece bir arkadaşın derdine omuz vermek — hepsi “el vermek”tir.

Ama gelin dürüst olalım: bazen el vermek, Wi-Fi şifresi istemek kadar risklidir. Çünkü güven ister! İşte bu yüzden Kur’an, el vermeyi “Allah’ın eli onların elleri üzerindedir” diyerek kutsal bir güven bağı haline getirir.

---

5. Kadınların Empatik, Erkeklerin Stratejik El Vermesi

Toplumsal davranış psikolojisi araştırmalarına göre erkekler genelde çözüm odaklı, kadınlar ise ilişki odaklı yaklaşır (Gilligan, In a Different Voice, 1982). Bu fark, “el vermek” anlayışında da kendini gösterir.

Bir erkek birine el verdiğinde çoğu zaman “nasıl birlikte ilerleriz?” sorusunu düşünürken, bir kadın “onunla nasıl bağ kurarım?” diye düşünür. Fakat bu iki yönün birleşimi, İslam’ın öğrettiği insani dengeyi oluşturur: dayanışma ve sorumluluk.

Hz. Hatice’nin, Hz. Muhammed’e ilk vahiyden sonra verdiği destek buna güzel bir örnektir. O, sadece eşine el vermemiş; aynı zamanda inancın ilk halkasını oluşturmuştur.

---

6. Modern Dünyada El Vermek: Klavye Üzerinden Biat

Bugün el vermek bazen fiziksel değil, dijital bir eylemdir. Bir davaya destek olmak için “paylaş” tuşuna basmak, bir fikir için “beğen” butonuna dokunmak modern çağın sembolik el vermeleridir.

Ama burada dikkat edilmesi gereken şey, niyetin samimiyetidir. Elin gerçek olması değil, gönlün açık olması önemlidir. Hz. Peygamber’in hadislerinde sıkça vurgulanan “niyet” kavramı, el vermenin değerini belirleyen temel unsurdur.

Kısacası, klavye başında bile “el veriyorsak”, bunun bir ahlaki sorumluluğu vardır.

---

7. Mizahın İçinde Ciddiyet: “El Vermek”ten Öğreneceklerimiz

Bir forum düşünün: herkes fikirlerini paylaşıyor, bazıları destek veriyor, bazıları eleştiriyor. İşte “el vermek” tam da bu ortamın dini versiyonudur. Hepimiz bir şekilde fikir, emek ya da sevgiyle bir başkasına el veriyoruz.

Ama bazen bu süreçte şu sorular ortaya çıkar:

- El verdiğimiz kişi gerçekten güvenilir mi?

- Yardım ettiğimiz şey doğru bir amaç mı taşıyor?

- Biz el verirken, bir başkasının elini mi bırakıyoruz?

Bu sorular, modern çağın “bey‘at” sorgulamasıdır.

---

Sonuç: El Vermek, İnsan Olmanın Sanatı

İslam’da el vermek, sadece bir dini gelenek değil; insan olmanın, güven kurmanın ve sorumluluk almanın sanatıdır. Mizahın dilinde ifade edecek olursak: bazen bir el sıkışması dünyaları birleştirir, bazen de “elini çekti” sözü bir toplumu dağıtır.

Gerçek “el vermek”, menfaatle değil, samimiyetle yapılanıdır. İster bir cami avlusunda, ister bir yardım grubunda, ister bir forum sayfasında olsun — el vermek, kalpten yapılan en sade ama en anlamlı eylemdir.

---

Kaynaklar:

- Kur’an-ı Kerim, Fetih Suresi 10. Ayet.

- Diyanet İslam Ansiklopedisi, “Bey‘at” maddesi.

- Gilligan, C. (1982). In a Different Voice: Psychological Theory and Women’s Development. Harvard University Press.

- Watt, W. M. (1956). Muhammad: Prophet and Statesman. Oxford University Press.

- Esposito, J. (2002). Islam: The Straight Path. Oxford University Press.
 
Üst