Kapalı cezaevi görüş izni nasıl alınır ?

Berk

New member
Kapalı Cezaevi Görüş İzni: Bürokrasi, İnsanlık ve Adalet Arasında Sıkışan Bir Süreç

Bir süredir cezaevinde bir yakını olan bir arkadaşımın yaşadığı deneyime tanık oldum. Onun anlattıkları, “kapalı cezaevi görüş izni” meselesinin yalnızca bir idari işlemden ibaret olmadığını; aynı zamanda insan onuru, adalet duygusu ve toplumsal eşitlik meselelerini de doğrudan ilgilendirdiğini gösterdi. Bu yazıda, bu sürecin hem yasal hem de insani boyutlarını ele alarak, sistemin güçlü ve zayıf yanlarını tartışmak istiyorum.

Yasal Çerçeve: Kağıt Üzerinde Adil, Gerçekte Yorucu

Kapalı cezaevlerinde görüş izni, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 83. maddesi ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yönetmeliklerine dayanır. Teorik olarak, hükümlüler yakınlarıyla belirli aralıklarla görüşme hakkına sahiptir. Görüş izni;

- Aile görüşleri (yakın akrabalara özel),

- Açık görüş (belirli zamanlarda ve bayramlarda),

- Kapalı görüş (cam arkasından telefonla yapılan)

olarak üç farklı biçimde düzenlenmiştir.

Ancak uygulamada, bu izinlerin alınması ciddi bir bürokratik mücadeleye dönüşmektedir. Öncelikle, görüşe gelecek kişinin kimlik bilgileri önceden cezaevi yönetimine bildirilmek zorundadır. Ayrıca sabıka kaydı veya adli sicil geçmişi sorgulanır; bu da bazı kişilerin yakınlarını görmesini engelleyebilir.

Sorun şu: kanun, “insan onuru” ilkesini vurgulasa da, uygulama çoğu zaman güvenlik kaygılarını insan ilişkilerinin önüne koyuyor.

İnsani Boyut: Görüş Odasının Ardındaki Duygular

Bir anne, oğlu ile arasında kalın bir cam varken konuşmaya çalışıyor. Elini cama koyuyor ama dokunamıyor. Bu sahne, cezaevi sisteminin en çıplak haliyle “uzaklaştırıcı” doğasını yansıtıyor.

Kadınlar genellikle bu süreçte duygusal dayanıklılığı temsil eder. Cezaevi kapısında bekleyen anneler, eşler, kardeşler, “görüş günü”nü bir umut ritüeline dönüştürürler. Erkekler ise bu duruma çözüm arayışıyla yaklaşır: dilekçeler, başvurular, yasal yollar. Her iki yaklaşım da değerlidir; biri sistemi duygusal olarak taşıyabilirken, diğeri yapısal bir çözüm arar.

Ancak empati eksikliği, her iki tarafı da yorar. Kapıdaki güvenlik görevlisinin küçümseyen bakışı, memurun ilgisizliği, sistemin soğuk yüzü… Görüş izni almak, adeta küçük bir insanlık sınavına dönüşür.

Peki, bir toplumda adalet sistemi, insanın onurunu korumak yerine onu sınavdan geçiriyorsa, o sistem gerçekten adil midir?

Bürokrasi ve Erişim: Güvenlik mi, Engelleme mi?

Adalet Bakanlığı’nın 2023 verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 340 bin mahpus bulunuyor ve bunların %85’i kapalı cezaevlerinde. Bu kadar yoğun bir sistemde güvenlik elbette önemlidir; ancak güvenlik gerekçesiyle aşırı kısıtlamalar, “erişim hakkı”nı fiilen ortadan kaldırıyor.

Bazı cezaevlerinde, aileler randevu almak için haftalarca bekliyor. Özellikle taşra bölgelerinde, görüşe gitmek için kilometrelerce yol kateden aileler var. Elektronik başvuru sistemlerinin (e-Devlet üzerinden) her zaman düzgün çalışmaması, ek bir stres yaratıyor.

Ayrıca, bazı durumlarda “kısıtlı görüş izni” gerekçesi olarak disiplin cezaları veya “güvenlik riski” gibi muğlak ifadeler kullanılıyor. Bu da uygulamada keyfiliğe yol açabiliyor.

Bu noktada asıl soru şu: güvenlik gerekçesi, bireyin sosyal ilişkilerini koparacak kadar geniş bir kalkan olabilir mi?

Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Görüş Gününde Kimler Bekliyor?

Görüş günlerinde cezaevi önünde bekleyen kalabalıklara dikkatlice bakıldığında çarpıcı bir gerçek ortaya çıkar: çoğunluğu kadınlardır. Anneler, kız kardeşler, eşler, çocuklar… Kadınlar, sistemin görünmeyen omurgasıdır.

Bu durum, toplumsal cinsiyet rollerinin ne kadar kalıplaştığını da gösterir. Erkekler genellikle içeride, kadınlar dışarıda “bekleyen” konumundadır. Ancak bu bekleyiş, pasif bir eylem değildir; dayanıklılığın, direncin ve sevginin sessiz bir ifadesidir.

Erkekler ise sistemin dış çeperinde yasal çözüm arayışı içindedir: avukatlarla görüşmek, dilekçeler hazırlamak, kurumlarla yazışmak… Bu fark, toplumsal rollerin nasıl şekillendiğini, ancak aynı zamanda birbirini nasıl tamamlayabileceğini gösterir.

Belki de çözüm, empatik ve stratejik bakışları birleştirmekte yatıyor: duyguyu koruyarak, sistemi dönüştürmek.

Psikolojik Etkiler: Görüş İzni Bir Hak mı, Lütuf mu?

Birçok mahpus için görüş günü, haftalarca beklenen bir nefes alma anıdır. Ancak bu hakkın her defasında uzun denetim süreçlerinden geçmesi, bireyde “izin verilmiş insanlık” duygusu yaratır. Psikologlar, bu durumun mahpuslarda ve ailelerinde öğrenilmiş çaresizlik duygusuna yol açabileceğini belirtmektedir.

Cezaevlerinde yapılan araştırmalar (TÜBİTAK, 2022), düzenli aile görüşlerinin mahpusların yeniden topluma uyum sürecini kolaylaştırdığını ortaya koymuştur. Yani görüş izni, yalnızca bir “ziyaret hakkı” değil, aynı zamanda suçun tekrarını önleyen sosyal bir mekanizmadır.

Bu veriler ortadayken, görüş izinlerinin kısıtlanması yalnızca bireyi değil, toplumsal güvenliği de olumsuz etkiler.

Eleştirel Değerlendirme: Sistemin Güçlü ve Zayıf Yanları

Güçlü Yanlar:

- Görüş sistemi, mahpusların dış dünyayla bağını korumaya çalışır.

- Elektronik başvuru sistemleri, özellikle büyük şehirlerde süreci kolaylaştırmıştır.

- Güvenlik açısından yapılandırılmış prosedürler, istismar riskini azaltır.

Zayıf Yanlar:

- Keyfi kararlar ve uzun bekleme süreleri süreci insani olmaktan uzaklaştırır.

- Kadınların duygusal yükü sistem tarafından görünmez kılınır.

- Yasal çerçeve açık olmasına rağmen uygulamada eşitsizlikler yoğundur.

Bu dengesizlik, “adalet” kavramının yalnızca yargı kararıyla değil, insana davranış biçimiyle de ölçülmesi gerektiğini hatırlatır.

Sonuç: Adalet Duvarlarının Ardında Kalan İnsanlık

Kapalı cezaevi görüş izni, bir form doldurup onay beklemekten çok daha fazlasıdır. Bu süreç, devletin vatandaşına nasıl davrandığını, adaletin ne kadar insani olduğunu ve toplumun dayanışma biçimlerini açıkça gösterir.

Belki de mesele “izin almak” değil, bağ kurma hakkını yeniden tanımlamak olmalı. Görüş izinleri, cezalandırma sisteminin değil, toplumsal iyileşmenin bir parçası olarak görülmeli.

Sizce, bir insanın sevdiğine dokunma hakkı devletin iznine mi bağlı olmalı, yoksa insan olmanın temel bir gereği olarak mı kabul edilmeli?

Kaynaklar:

- 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Resmî Gazete, 2004.

- Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, “Hükümlü ve Tutuklu Hakları Rehberi”, 2023.

- TÜBİTAK Sosyal Bilimler Raporu, “Cezaevi Aile İlişkileri ve Topluma Yeniden Uyum”, 2022.

- Amnesty International, Turkey: Prison Conditions and Human Rights, 2023.
 
Üst