Misliyle yapmak ne demek ?

Damla

New member
**Misliyle Yapmak: Bir Zihin, İki Yaklaşım**

Herkese merhaba! Bugün size, bir olay üzerinden "misliyle yapmak" kavramını anlatacağım. Bu terim, aslında çoğumuzun pek de üzerinde durmadığı, ama günlük yaşamımızda farkında olmadan sürekli kullandığı bir davranış biçimi. Hadi, gelin birlikte bir hikâye üzerinden bakalım, nasıl birbirimizle farklı dillerde iletişim kuruyoruz, nasıl aynı problemi farklı şekilde çözebiliyoruz.

---

**Bir Yaz Günü, Bir Arkadaş Toplantısı**

Bahar'ın son günleriydi. Güneş, yavaşça batmaya yaklaşırken, dört arkadaş sahil kenarındaki kafelerden birinde oturuyordu. Sıcak rüzgar, hafifçe saçımdan savruluyor, dalgaların sesi huzur veriyordu. Benim adım Emre, ama burada anlatacağım hikâye, en yakın iki arkadaşım olan Ali ve Selin'in arasında geçen bir olay üzerinden şekillenecek. Ali, yıllardır tanıdığım, mantıklı, çözüm odaklı bir adamdır. Selin ise duygusal zekası yüksek, empatik yaklaşımıyla tanınır. Bu iki arkadaşım, aslında çok benzer bir sorunu birbirlerinden tamamen farklı şekilde ele alırlardı.

O gün, Selin büyük bir karar vermek üzereydi. Yıllardır süren bir ilişkisinin içinde, artık devam etmekte zorlanıyordu. İçinde bulunduğu durum, hem kalbinin hem de aklının birbiriyle çatıştığı bir andı. Bu karar, bir yandan yaşamını değiştirecek, bir yandan da kendi kimliğini sorgulamasına yol açacaktı.

**Selin’in Durumu: Duygusal Bir Çıkmaz**

Selin, bir süredir ilişkisini sorguluyordu. Fakat bu soruları sormak, ona her zaman korku veriyordu. İçsel dünyasında, bu soruyu sormak demek, tüm ilişkiyi ve ona bağlı olan her şeyi kaybetmek demekti.

"Emre," dedi Selin, gözleri biraz dağılmış şekilde. "İlişkimi bitirip bitirmem gerektiğini bilmiyorum. Ama bir yandan da nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum. Gerçekten seviyorum, ama bazen çok zorlayıcı. Ne yapmalıyım?"

Benim, dinlerken ona söylediğim şeyler çok açıktı: "Selin, duygusal olarak ne hissediyorsan, onu takma. Kendi iç sesini dinle." Ama Selin için mesele, sadece "bunu yap" demekle bitmiyordu. O, hissettiği karmaşanın içindeydi. Bir insanın duygusal dünyasını anlamak, sadece bir tavsiyeye dayalı olarak çözülecek bir şey değildi. Her şeyin ötesinde, kendini iyi hissetmesi için zaman ve uzunca bir düşünme süreci gerekiyordu.

**Ali’nin Müdahalesi: Çözüm Odaklı Bir Bakış Açısı**

Ali, grubun "mantıklı" ve "stratejik" üyesiydi. Karar vermek ona hiç de zor gelmezdi. Her zaman bir planı vardı ve ne zaman sorun yaşasa, bunu hızla analiz eder, olası çözüm yollarını tartışırdı. Ancak bu defa, Ali’nin yaklaşımı daha farklıydı. Selin, duygusal açıdan bir çıkmazdayken, Ali soruyu doğrudan çözmeye odaklandı.

“Selin,” dedi, hafifçe gülümsedi, “benim tek yapmam gereken şey şu: İlişkinde sorunları çözebileceğin alanları belirle. Bunları sırasıyla çöz. Ne kadar çok 'problem çöz' yaklaşımı benimsersen, o kadar rahat hissedersin. Eğer bir şeyi değiştiremiyorsan, kabul et ve hayatına devam et.”

Ali'nin önerisi pratikti, ama Selin'in yaşadığı karmaşayı o kadar derinlemesine incelememişti. Çünkü Ali, çoğu zaman duyguları bir "problem çözme" sürecine indirgemekten hoşlanıyordu. İyi niyetli bir çözüm önerisiydi, ancak Selin için duygusal zorluklar sadece bir "problemi" aşmakla çözülebilecek şeyler değildi.

---

**Misliyle Yapmak: İki Yaklaşım, Bir Çözüm**

Selin ve Ali’nin tavırları, aslında erkeklerin ve kadınların dünyaları arasındaki farkı simgeliyor gibiydi. Ali’nin yaklaşımı, mantıklı ve çözüm odaklıydı. Erkekler, çoğu zaman olayları daha stratejik düşünerek değerlendirirler ve adımlarını bu doğrultuda atarlar. Kararlarını verirken duygularından ziyade, çözüm odaklı bir perspektifle hareket ederler. Bu, hayatı pratikleştirmenin ve sorunlarla başa çıkmanın yoludur.

Selin’in yaklaşımı ise, duygusal zekanın ve empati gücünün bir yansımasıydı. Kadınlar çoğunlukla, başkalarının duygusal durumlarına duyarlıdırlar. Bir problemi çözmektense, önce o problemi yaşayan kişinin duygularını anlamak ve onlarla empati kurmak öncelik taşır. Duygusal dünyalarındaki karmaşıklık, tek bir çözüm önerisiyle atlatılabilecek kadar basit değildir. Bu yüzden, bazen daha derinlemesine bir anlayışa ihtiyaçları vardır.

**Sonuç: Birbirimizin Dilini Anlamak**

Selin’in ve Ali’nin birbirlerinden farklı düşünme tarzları, aslında hepimizin farklı bakış açılarıyla dünyaya yaklaşmamızı gösteriyor. Ama belki de en önemli nokta şu: İki farklı bakış açısını anlamak ve birleştirmek, çoğu zaman en iyi çözümü doğurur. Misliyle yapmak, bu farklılıkları kabul etmek ve birbirimizin yaklaşımını tam olarak anlayarak, birlikte en doğru adımları atmamız demektir.

Selin sonunda Ali’nin önerilerini biraz daha açık fikirle dinlemeye başladı. Ali ise, Selin’in duygusal dünyasına biraz daha fazla empati göstermeye özen gösterdi. İkisi de birbirlerinin bakış açılarını anlamaya çalışarak, sonunda doğru kararı verdiler.

---

**Sonuç Olarak…**

Bir gün, hepimiz farklı dillerde konuşuyoruz. Ancak bu farklılıklar, birbirimizi anlamamıza engel değil, aksine daha derin bir iletişime girmemize yardımcı oluyor. Misliyle yapmak, empatiyi, stratejiyi ve duygusal zekayı birleştirebilmek demektir. Hem erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı hem de kadınların duygusal zekâsı, aslında bir bütünün parçalarıdır. Birbirimizin dilini doğru şekilde anladığımızda, hayatta karşımıza çıkan her problemi çok daha kolay çözebiliriz.
 
Üst