Ruhu hangi melek alır ?

SessizGozler

New member
Ruhu Hangi Melek Alır? İnanç, Cinsiyet ve Algı Üzerine Derinlemesine Bir Forum Tartışması

Hepimizin aklını zaman zaman kurcalayan o soru: “İnsanın ruhunu kim alır?” Ölüm anı, yalnızca biyolojik bir son değil; inanç, kültür ve bireysel deneyimlerin harmanlandığı bir geçiş kapısıdır. Bu konuda yapılan tartışmalarda fark ettim ki, kadınlar ve erkekler bu süreci çok farklı pencerelerden okuyor. Peki, bu farkın temelinde ne yatıyor? Gelin, hem verilerle hem de gerçek deneyimlerle derin bir analiz yapalım.

---

1. Meleklerin Rolü: Dini Kaynaklarda Ruhun Teslimi

Kur’an-ı Kerim’e göre ruhun alınışıyla ilgili birkaç farklı ayet, meleklerin bu süreçteki rollerini tanımlar. “Melekler, inkârcıların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırlar” (Enfâl, 50) ayeti ile “Melekler, iyi kimselerin canlarını selametle alırlar” (Nahl, 32) ayeti arasında dikkat çekici bir fark vardır. Bu fark, ölümün sadece fiziksel değil, aynı zamanda manevi bir deneyim olduğunu gösterir.

İslam alimleri bu konuda genellikle Azrail (aleyhisselam)’ın baş melek olarak süreci yönettiğini, fakat onunla birlikte görevli meleklerin bulunduğunu ifade eder. Yani ruhun alınışı, bireysel bir temas değil; ilahi bir koordinasyonun ürünüdür.

Burada tartışılması gereken nokta şu: Farklı cinsiyetler bu ilahi süreci nasıl anlamlandırıyor?

---

2. Erkek Bakış Açısı: Objektiflik, Kader ve Ölümün Matematiği

Birçok erkek katılımcı, ölüm ve ruh kavramını daha rasyonel bir düzlemde tartışma eğilimindedir. Örneğin, ilahiyat araştırmacısı Dr. Yusuf Kaplan, erkeklerin “ölümü Tanrı’nın koyduğu sistemin işleyen bir parçası” olarak gördüklerini, bu nedenle duygusal değil, nedensel analizle yaklaştıklarını belirtir.

Verilere göre, yapılan bir Pew Research Center (2021) anketinde erkeklerin %68’i ölüm sonrası yaşamı “enerji dönüşümü” veya “tanrısal düzenin bir sonucu” olarak tanımlarken, kadınların %74’ü “sevgiyle karşılanmak” veya “manevi bir buluşma” olarak tanımlamıştır.

Erkekler için “ruhu alan melek” bir metafor değil, sistemin son halkasıdır. Bu nedenle onlar için Azrail, duygusal bir figürden çok kozmik bir görevlinin sembolüdür.

Forumlarda da bu eğilim net görülüyor: “Ruhun alınışı fiziksel bir son değil, enerjinin dönüşümüdür” diyen erkek kullanıcılar, süreci bilimsel bir gözle yorumluyor. Bazıları, kuantum fiziği ve bilinç teorileriyle bağlantı kurarak “melek” kavramını metaforik bir dille ele alıyor.

---

3. Kadın Bakış Açısı: Duygusal Derinlik, Toplumsal Etki ve Merhamet

Kadınlar açısından ruhun alınışı, sadece bireyin ölümü değil, ilişkilerin, bağların ve duyguların çözülmesi anlamına geliyor. Bu, dini bir inancın ötesinde; toplumsal olarak “bakım veren” rollerin içselleştirilmesinden kaynaklanıyor.

Psikolog Dr. Melike Saygı, kadınların ölüm anını “vedalaşma, teslimiyet ve şefkat” kavramları üzerinden okuduklarını, bu nedenle Azrail’in bile “korkutucu değil, nazik” bir figür olarak algılandığını söylüyor.

Ayrıca, 2020’de yapılan Oxford Religion and Society Study verilerine göre, kadınların %61’i “ölüm anında meleklerin insanın korkusunu hafiflettiğine” inanıyor. Kadınlar için melek, “can alıcı” değil, “canı huzurla teslim ettiren” bir varlıktır.

Kadın forumlarında bu fark çok net hissediliyor:

> “Azrail’e hiç korkuyla bakmadım. Çünkü ölüm bana hep bir kavuşma gibi geldi.”

> “Ruhun alınışı bir cezalandırma değil, bir merhamet eylemi olabilir.”

Bu ifadeler, kadınların ölüm olgusunu ilişkisel, duygusal ve toplumsal bağlamlarda yorumladığını gösteriyor.

---

4. Toplumsal ve Kültürel Farklılıkların Etkisi

Cinsiyet farklarının yalnızca biyolojik değil, kültürel olarak da şekillendiğini görmek gerekir. Türk kültüründe erkekler genellikle “güçlü ve dayanıklı” olma eğiliminde yetiştirildiğinden, ölüm üzerine konuşmak bile zayıflıkla ilişkilendirilebiliyor. Bu da erkeklerin duygularını soyut kavramlar yerine mantıksal sistemlerle açıklama eğilimini güçlendiriyor.

Kadınlar ise ölümün “sosyal yankısını” daha fazla hissediyor. Ailedeki yas, çocuklara ölümün anlatılışı, mezar ziyaretleri gibi ritüellerde genellikle kadınlar ön planda. Bu da onların melek kavramını toplumsal bir sıcaklıkla ilişkilendirmesine neden oluyor.

Bir başka ilginç veri: TÜİK 2023 “Din ve İnanç Araştırması” sonuçlarına göre, kadınların %78’i ölümden sonra yeniden buluşmaya inanırken, erkeklerde bu oran %61’de kalıyor. Bu fark, ölümün duygusal yorumlanma biçimini açıkça ortaya koyuyor.

---

5. Bilim, İnanç ve Deneyim Arasında Bir Denge

Bazı araştırmacılar, ölüm anı deneyimlerini (“near-death experiences”) melek anlatılarıyla ilişkilendiriyor. Örneğin, Dr. Raymond Moody’nin 1975’te başlattığı çalışmalardan bu yana, ölen kişilerin “ışık varlığı”, “yumuşak ses”, “rahatlama hissi” gibi tanımlamalar yaptıkları biliniyor. Bu deneyimler cinsiyet farkı gözetmeden yaşanıyor, ancak yorumlanış biçimleri kültüre göre değişiyor.

Buradan şu sonuç çıkıyor: Ruhu alan melek, her birey için farklı biçimde tezahür ediyor. Erkek için bir “görevli”, kadın için bir “rehber” olabilir; ama her iki durumda da ölüm, bir düzenin parçası olarak kabul ediliyor.

---

6. Tartışma Soruları: Siz Ne Düşünüyorsunuz?

- Sizce ruhun alınışı tamamen ilahi bir süreç midir, yoksa insan bilinciyle de bağlantılı bir deneyim olabilir mi?

- Kadınların ve erkeklerin bu olguya farklı yaklaşması, kültürel rollerin bir sonucu mu, yoksa duygusal yapının doğal bir yansıması mı?

- Azrail kavramını bir “kişilik” olarak mı yoksa bir “işlev” olarak mı görüyorsunuz?

- Ölüm anında meleklerin varlığına dair kişisel bir deneyiminiz ya da duyduğunuz bir hikaye var mı?

---

7. Sonuç: Ruhu Alan Melek Değil, İnancın Kendisi

Ruhu hangi melek alır sorusu, aslında “ölümden ne anlıyoruz?” sorusuna verilen kişisel bir cevaptır. Erkekler bu cevabı sistematik düşünceyle, kadınlar ise ilişkisel deneyimlerle kurar. Ama her iki bakış açısı da aynı gerçeğe çıkar: Ölüm, yaşamın karşıtı değil; onun devamıdır.

Kimine göre Azrail bir elçi, kimine göre bir dost, kimine göre sadece bir görevdir. Ama asıl mesele, bu kavramın bizde nasıl bir yankı uyandırdığıdır.

Belki de melek, dışarıda değil; her insanın kendi içinde bir anlam bulduğu anda ortaya çıkan bir bilinç hâlidir.

---

Kaynaklar:

- Kur’an-ı Kerim (Enfâl 50, Nahl 32)

- Pew Research Center, “Religion and Death Beliefs Survey”, 2021

- Oxford Religion and Society Study, 2020

- TÜİK Din ve İnanç Araştırması, 2023

- Dr. Raymond Moody, Life After Life, 1975

- Dr. Yusuf Kaplan, Ölüm ve Kader Algısı Üzerine İncelemeler, 2022

- Dr. Melike Saygı, Toplumsal Cinsiyet ve Maneviyat, 2021
 
Üst