Sevr Antlaşması Ile Ilgili Olarak Aşağıdakilerden Hangisi Yanlıştır ?

Emirhan

New member
Sevr Antlaşması ve Yanlış Anlamalar

Sevr Antlaşması, 10 Ağustos 1920 tarihinde, I. Dünya Savaşı’nı sonlandırmak amacıyla Osmanlı İmparatorluğu ile Müttefik Devletler arasında imzalanmıştır. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını büyük ölçüde kaybetmesine ve bu toprakların paylaşılmasına sebep olmuştur. Ancak, Sevr Antlaşması, pek çok yanlış anlamayı ve tarihsel hata üzerine tartışmalar doğurmuştur. Bu yazıda, Sevr Antlaşması ile ilgili doğru ve yanlış bilgi ayrımlarını inceleyeceğiz ve yanlış bir bilgi üzerine daha derinlemesine bir analiz yapacağız.

Sevr Antlaşması’nın Temel Maddeleri

Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nu fiilen sona erdiren ve yeni bir dönemin kapılarını aralayan bir belgedir. Bu antlaşma, Osmanlı’nın geniş topraklarının bir kısmını, özellikle Orta Doğu'da, Avrupa'da ve Anadolu’da paylaştırmış, Türk halkını ise dar bir coğrafyaya sıkıştırmayı hedeflemiştir. Bu antlaşmaya göre, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul, Müttefik Devletler’in denetimine girecek ve boğazlar uluslararası bir yönetim altında olacaktı. Ayrıca, Ermenistan, Kürdistan, Yunanistan, ve Arap ülkelerine bağımsızlık verilmesi öngörülmüş, Anadolu ise belirli bir bölgeye sıkıştırılmıştır. Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun hem toprak kayıplarını hem de siyasi egemenliğini kaybetmesini sağlayan bir belgedir.

Ancak Sevr Antlaşması, pratikte asla uygulanmamıştır. Mütareke sonrasında, Türk halkı bu antlaşmayı kabul etmemiş ve büyük bir direnişe geçmiştir. Türk Kurtuluş Savaşı'nın başarısı, bu antlaşmanın hükümsüz kılınmasına neden olmuştur. 1923’te ise Lozan Antlaşması imzalanarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları uluslararası alanda yeniden belirlenmiştir.

Sevr Antlaşması İle İlgili Yanlış Bir İfade

Sevr Antlaşması hakkında sıkça karşılaşılan yanlışlardan biri, bu antlaşmanın “tamamen” Müttefik Devletler’in lehine olduğu ve hiçbir şekilde Osmanlı İmparatorluğu için avantaj sağlamadığı yönündeki iddiadır. Gerçek şu ki, Sevr Antlaşması’nın belirli koşulları Osmanlı için son derece olumsuz ve yıkıcıydı, ancak bazı maddeleri de Osmanlı'nın bazı ayrıcalıklarını muhafaza etmeyi amaçlamıştır. Örneğin, Ermenistan’ın bağımsızlığı ve Kürdistan’ın özerkliği gibi meseleler, Türk milletinin ulusal egemenliğine ciddi bir tehdit oluştursa da, bazı ekonomik ve ticari ayrıcalıklar, Osmanlı toprakları üzerinde hâlâ belirli bir tür egemenlik sağlamayı amaçlıyordu. Bu da, Sevr Antlaşması'nın tümüyle düşman bir belgeden ibaret olmadığını göstermektedir.

Bunun dışında, antlaşmanın Türk halkı tarafından kabul edilmeyip Lozan’a giden süreçte kaldırılmış olması da, bazılarını yanılgıya düşürmektedir. Çünkü Sevr Antlaşması'nın yalnızca küçük bir kısmı uygulanabilmiş, geriye kalan kısımlar ise Türk Kurtuluş Savaşı ile ortadan kaldırılmıştır. Bu da, Sevr Antlaşması ile ilgili yanlış bilgiye dayanan yorumları etkisiz kılmıştır.

Sevr Antlaşması’nın Maddeleri ve Uygulama Zorlukları

Sevr Antlaşması, Osmanlı topraklarında büyük bir parçalanmayı öngörmüş ve farklı etnik gruplara kendi bağımsızlıklarını elde etme yolunu açmıştır. Ancak bu antlaşma yalnızca imzalanan metin olarak kalmamış, Türk direnişi ile karşılaşmış ve uygulanabilirliğini yitirmiştir. Lozan Antlaşması'nın imzalanmasıyla birlikte, Sevr Antlaşması’nın hükümleri tamamen geçersiz sayılmıştır. Ancak Sevr Antlaşması, Türk halkı ve devlet için önemli bir tarihsel dönüm noktası teşkil etmiştir. Çünkü, bu antlaşma halkı direnişe ve mücadeleye sevk etmiş, ulusal bilincin güçlenmesini sağlamıştır.

Sevr Antlaşması ile İlgili Yanlış Bilgiler ve Efsaneler

1. **“Sevr Antlaşması'nın İmzalanmasıyla Osmanlı İmparatorluğu sona erdi.”**

Bu ifade yanlıştır. Osmanlı İmparatorluğu Sevr Antlaşması ile hukuken sona ermiş görünse de, fiilen varlığı devam etmiştir. Sevr Antlaşması sonrasında, İstanbul’da Osmanlı hükümeti varlığını sürdüren bir yönetim merkezi olarak kalmıştı. Asıl olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun sonu resmen gelmiştir.

2. **“Sevr Antlaşması’na karşı çıkanlar halkın tüm kesimleri değil, yalnızca elit kesimlerdi.”**

Bu ifade de yanlıştır. Sevr Antlaşması’na karşı direniş sadece elit sınıflarla sınırlı değildi. Osmanlı toplumunun geniş kesimleri, özellikle Anadolu'da halk arasında büyük bir tepkime yaratmıştı. Bu direniş, işçi sınıfından köylüsüne, askerinden çiftçisine kadar geniş bir halk hareketine dönüşmüştür. Türk Kurtuluş Savaşı'nın başarılı olması, halkın büyük çoğunluğunun bu antlaşmaya karşı çıktığının bir kanıtıdır.

3. **“Sevr Antlaşması sadece Anadolu'yu hedef alıyordu.”**

Sevr Antlaşması'nın hedef aldığı topraklar yalnızca Anadolu ile sınırlı değildi. Antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Doğu'daki büyük kısmını, Ermenistan’a ve Arap topraklarına veriyordu. Ayrıca, İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nın uluslararası kontrol altında olması öngörülmüş ve Yunanistan’a büyük topraklar verilmiştir.

Sevr Antlaşması'nın İmzalanmasının Ardındaki Sebepler

Sevr Antlaşması'nın imzalanmasının ardında, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş sonrası koşullarının büyük ölçüde aleyhinde olması yatmaktadır. I. Dünya Savaşı'nın galipleri, özellikle İngiltere, Fransa ve İtalya, Osmanlı'nın parçalanmasını istiyorlardı. Aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu'nun içerideki etnik ve dini çeşitliliği, bu tür bir bölünmeyi meşru kılacak argümanlar üretmelerine olanak tanıyordu. Bununla birlikte, Sevr Antlaşması, Osmanlı'nın topraklarının sadece dış güçler tarafından paylaştırılması değil, aynı zamanda ulusal birliğini ve bağımsızlık anlayışını da hedef alıyordu.

Sevr Antlaşması'nın yanlış anlaşılması, bu tarihsel belgenin yalnızca karanlık yönleriyle anılmasına yol açmıştır. Oysa bu antlaşma, Türk halkının milli mücadelesiyle birlikte, sadece bir yıkım değil, aynı zamanda Türk milletinin özgürlük mücadelesine giden yolun da bir başlangıcı olmuştur.

Sonuç

Sevr Antlaşması, tarihsel bir dönüm noktası olup, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunun başlangıcını işaret etmiştir. Ancak bu antlaşma, zamanla yanlış anlaşılan ve eksik yorumlanan bir belge olarak kalmıştır. Sevr Antlaşması’nın yalnızca Osmanlı’yı yıkmak ve parçalamak amacını güttüğü söylenemez. Bu antlaşma, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük için verdiği mücadelenin de bir simgesidir. Bugün, Sevr Antlaşması’na dair yanlış bilinenler ve tarihi hatalar, bu dönemin doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için daha fazla araştırma ve tartışmayı gerektirmektedir.
 
Üst