Biz sizi çiftler halinde yarattık ne demek ?

Emirhan

New member
“Biz Sizi Çiftler Halinde Yarattık”: Bir Hikâyenin Kalbinden Gelen Gerçek

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hani bazen bir ayet, bir cümle, bir kelime gelir de kalbinize dokunur ya… “Biz sizi çiftler halinde yarattık” sözü benim için hep öyleydi. İlk duyduğumda sadece romantik bir çağrışımı vardı; ama zamanla, yaşadıkça, insan ilişkilerinin karmaşıklığını gördükçe anladım ki bu söz, sadece iki kişinin bir araya gelmesi değil — bir tamamlanma, bir aynalanma, bir anlam bulma hikâyesidir.

---

1. Yağmurlu Bir Sabah ve Tesadüf Gibi Görünen Bir Karşılaşma

Bir sabah, yağmur sessizce İstanbul sokaklarını yıkıyordu. Elif, elinde kahvesiyle işe yetişmeye çalışırken, tam köşeyi döndüğünde biriyle çarpıştı. Kahve, kağıtlar, telefon… her şey havaya uçtu. Karşısında duran adam, Ali, mahcup bir gülümsemeyle “Sanırım aynı köşede acele ettik,” dedi.

Elif’in içinden, “Bu şehirde kimsenin kimseye böyle kibar baktığını hatırlamıyorum,” diye geçti.

Ali ise kendi kendine “Bu kadar kontrolsüz biriyle iş yapmamam lazım,” diyordu.

İkisi de o anda, farkında olmadan birbirinin zıttı olan iki dünyanın temsiliydi. Elif duygusal, sezgisel ve kalpten konuşan bir kadındı. Ali ise planlı, stratejik ve her şeyin çözümünü akılla bulmaya inanan bir adam.

O gün, birlikte bir iş projesinde çalışmaları gerektiğini öğrenmeleri, hayatın küçük bir ironisiydi belki de.

---

2. Zıtların Dansı

Proje günleri ilerledikçe, Elif’in duygusal yönü ile Ali’nin mantıksal yaklaşımı arasında görünmez bir gerilim oluşuyordu.

Ali, “Somut bir çözüm üretelim,” derdi;

Elif, “İnsanları anlamadan çözüm üretmek soğuk olur,” diye yanıt verirdi.

Elif, bir fikri anlatırken kalbini ortaya koyar; sesi titrerdi. Ali ise tablolar, planlar, analizlerle konuşurdu.

Biri “hissetmek”, diğeri “çözmek” isterdi.

Ama işin garibi, ne kadar çatışsalar da birbirlerini tamamlıyorlardı. Elif’in sezgileri, Ali’nin stratejisini insanileştiriyor; Ali’nin netliği, Elif’in duygularına yön veriyordu.

Bir akşam geç saatte ofiste çalışırken, Elif pencerenin önünde durup yağmuru izledi. “Biliyor musun,” dedi sessizce, “biz insanlar hep bir şeyin yarımı gibiyiz. Eksikliğimizi bir başkasında arıyoruz.”

Ali bir an durdu. İlk kez mantığının değil, kalbinin yankısını duydu.

“Belki de ‘çiftler halinde yaratıldık’ demek, o eksik yanlarımızın birbirini tamamlamasıdır,” dedi.

---

3. İki Farklı Dünya, Aynı Sessizlik

Elif’in dünyasında empati bir köprüydü; Ali’ninkinde mantık bir kalkan.

Elif, insanların gözlerinin içinden hikâyeleri okumayı bilirdi.

Ali ise duyguların karmaşasından korunmak için her şeyi planlamaya çalışırdı.

Bir gün, proje stresinden kavga ettiler. Elif “Beni dinlemiyorsun!” diye bağırdı.

Ali, “Ben seni dinliyorum ama duygularla iş yürütülmez!” diye karşılık verdi.

O an iki dünya birbirine çarptı.

Elif odadan çıktı, Ali yalnız kaldı. Masasında duran defteri açtı ve Elif’in el yazısıyla yazdığı bir not buldu:

> “Bazı şeyler hesaplanmaz Ali. Bazı şeyler sadece hissedilir. Biz çiftler halinde yaratıldık çünkü biri düşünürken diğeri hisseder.”

Ali o satırları uzun uzun okudu. Ve ilk defa plan yapmadı, strateji kurmadı, sadece hissetti.

---

4. Birlikte Değil, Bir Olmak

Haftalar sonra proje bitti. Büyük bir başarı elde etmişlerdi.

Sunumdan sonra herkes alkışlarken, Elif ve Ali birbirine baktı. O bakışta, “Biz bunu birlikte yaptık”tan çok daha derin bir şey vardı:

Birbirlerinin yarımını görmüşlerdi.

Elif, o an “Biz sizi çiftler halinde yarattık” ayetinin sadece aşkı değil, insanın doğasını anlattığını fark etti.

Çünkü o söz, sadece “kadın ve erkek”i değil, “hisseden ve düşünen”, “veren ve anlayan”, “koruyan ve güvenen” yanlarımızı da anlatıyordu.

Ali, bir akşam mesaj attı:

> “Bence Tanrı, insanları çiftler halinde yarattı çünkü tek başına akıl susar, tek başına kalp de kaybolur.”

Elif sadece bir kalp emojisiyle yanıt verdi.

Bazı şeyler söze sığmazdı.

---

5. Forumdaşlara Bir Soru: Sizce Bu Çift Olma Meselesi Nedir?

Bu hikâyeyi yazarken düşündüm:

Belki de “çift” olmak, iki insanın birbirini tamamlaması değil; birbirinde kendini görmesidir.

Elif’in duygusallığı, Ali’nin mantığına yön verdi; Ali’nin netliği, Elif’in sezgilerini yola koydu.

Ve bu, sadece bir kadın-erkek hikâyesi değil; evrenin içinde her şeyin bir zıttıyla var olmasının hikâyesi.

- Sizce “çift olmak” kader midir, yoksa seçim mi?

- Hiç sizin de hayatınıza, tam da eksik olduğunuz yerden tamamlayan biri girdi mi?

- Duygular ve mantık arasında denge kurmak sizce mümkün mü, yoksa biri hep diğerini bastırır mı?

- “Biz sizi çiftler halinde yarattık” cümlesi sizde ne his uyandırıyor?

---

6. Son Söz: Her Şey Zıttıyla Anlamlı

Hayat, siyah ve beyazın, sıcak ve soğuğun, kalp ve aklın birlikte var olduğu bir denge.

Belki de bu yüzden, “çift” olmak sadece bir romantik bağ değil; insan olmanın özü.

Birbirimizin yansımasında kendi yarımımızı bulmak, dünyayı anlamanın en güzel yolu.

Elif ve Ali’nin hikâyesi belki bir aşk hikâyesi değil — ama bir varoluş hikâyesi.

Çünkü sonunda anladılar ki;

Birlikte yürümek değil, aynı yöne bakabilmek,

Birbirini sahiplenmek değil, birbirinde anlam bulabilmek,

Ve en önemlisi, eksikliğini korkmadan gösterebilmektir “çift olmak.”

Belki de o yüzden, bu ayetin asıl anlamı şudur:

> “Biz sizi çiftler halinde yarattık; çünkü yalnız kalmanız için değil, birbirinizde kendinizi bulmanız için.”

Peki forumdaşlar…

Siz hiç birinin gözlerinde kendi yarımınızı gördünüz mü?
 
Üst