Endüstriyel Tasarım Nasıl Korunur ?

Emirhan

New member
Endüstriyel Tasarım Nasıl Korunur? Hikâyelerle Anlatılan Gerçek Bir Arayış

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu, tasarım dünyasının görünmeyen ama en can alıcı noktası: endüstriyel tasarımların korunması. Bunu sadece hukuki bir başlık olarak değil, içimizdeki “yaratıcı kıvılcımın” nasıl savunulabileceğini konuşmak istiyorum. Çünkü bir çizginin, bir kıvrımın, bir yüzey dokusunun bile ardında, çoğu zaman bir insanın emeği, hayali ve hayat hikâyesi vardır.

Benim bu konudaki merakım, üniversite yıllarında, sınıf arkadaşım Zeynep’in hikâyesiyle başladı. Zeynep bir sandalye tasarlamıştı; sade ama zarifti. Aylarca uğraştı, formu defalarca değiştirdi, prototipleri yaktı, yeniden yaptı. Bir gün bir fuarda, kendi tasarımına neredeyse birebir benzeyen bir sandalyeyi başka bir markanın standında gördü. O an yüzündeki ifade... hâlâ aklımdadır. İşte o anda anladım: Tasarımı korumak, sadece fikri değil, emeği de savunmaktı.

Endüstriyel Tasarım Nedir ve Neden Önemlidir?

Endüstriyel tasarım, bir ürünün “görsel kimliğidir.”

Yani, bir telefonun kenarındaki kavis, bir kahve makinesinin dokunmatik paneli ya da bir otomobilin ön ızgarası… Hepsi bir tasarım ürünüdür.

Verilere göre, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) her yıl 1 milyondan fazla endüstriyel tasarım tescili almaktadır. Türkiye, 2024 verilerine göre Avrupa’da en çok tasarım başvurusu yapan ilk beş ülkeden biridir. Bu, Türk tasarımcılarının artık sadece üretimde değil, estetikte ve kimlik yaratımında da güçlü bir söz sahibi olduğunun göstergesidir.

Ama işin zor yanı burada başlıyor: Bir tasarım nasıl korunur, kopyalanırsa ne olur?

Tasarımı Korumak: Hukukun Estetikle Dansı

Bir tasarımı korumanın en temel yolu, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde tescil ettirmektir. Bu tescil, 554 sayılı “Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”ye dayanır.

Kural basit:

Tasarım “yeni” ve “ayırt edici” olmalı.

Ama hikâye burada bitmiyor. Çünkü bazen hukuk kitaplarındaki kelimeler, gerçek hayatın duygularına yetişemiyor. Zeynep’in sandalyesi gibi… O tescil ettirmemişti, çünkü “kimse benim fikrimi çalmaz” diye düşünmüştü. Oysa ki çaldılar.

İşte burada erkeklerin pratik yaklaşımı devreye giriyor.

Zeynep’in hocası Murat Bey, olaya şöyle bakmıştı:

— “Zeynep, bir şey ürettiysen onu koruyacaksın. Tescil bir duygu değil, stratejidir.”

Bu söz, kulağa sert gelebilir ama gerçek dünyada hayatta kalmak bazen “duyguları değil belgeleri” savunmaktan geçiyor.

Kadınların Empatik Gücü, Erkeklerin Analitik Stratejisi

Forumda bu konuyu konuşurken, hep şunu fark ediyorum: Kadın tasarımcılar, tasarımlarına bir parça ruhlarını katıyor. Onlar için çizgi, bir duygunun ifadesi. Erkek tasarımcılar ise daha çok “işlevsellik” üzerinden ilerliyor.

Mesela geçen yıl yapılan bir ankette, kadın tasarımcıların %63’ü tasarımlarını “duygusal bağ kurdukları projeler” olarak tanımlarken, erkek tasarımcıların %71’i “kullanıcı deneyimi ve pazar başarısı”nı öncelikli gördüklerini belirtmiş.

Yani aynı hedefe farklı yollardan gidiyoruz:

Kadınlar “kalp”le tasarlıyor, erkekler “akıl”la.

Ama koruma sürecinde bu iki yaklaşım birleşmezse, tasarımın kaderi eksik kalıyor.

Zeynep sonunda bir avukatla görüştü, tasarımını belgeleriyle toparladı, üreticiyi dava etti. Davayı kazandı ama şöyle dedi:

— “Kazandım ama keşke en başta korusaydım. O zaman bu kadar kırılmazdım.”

Dünyadan Gerçek Hikâyeler: Apple, IKEA, Arçelik

Büyük markalar bile bu savaşın içinde.

Apple, 2012’de Samsung’a karşı açtığı davada, iPhone’un “dış görünüm tasarımı”nın kopyalandığını iddia etmişti. Dava yıllarca sürdü ve sonunda Apple milyonlarca dolar tazminat kazandı. Bu dava, endüstriyel tasarım korumasının ne kadar güçlü bir silah olabileceğini gösterdi.

IKEA ise tasarımlarını sadece ürün bazında değil, hatta ambalaj sistemleri üzerinden koruyor. Her vida, her bağlantı noktası bir “fikri mülkiyet” olarak kaydediliyor.

Arçelik’in de 2023’te yaptığı 250’den fazla tasarım tescili var. Bu sadece bir markayı değil, bir vizyonu koruma çabası.

Bu örnekler bize şunu söylüyor:

“Bir fikri korumak, geleceği korumaktır.”

Tasarımın Kalbi: Paylaşmak mı, Saklamak mı?

Forumda sık sık duyduğum bir soru:

“Bir tasarımı paylaşmak risk mi, yoksa fırsat mı?”

Cevap biraz kalbe, biraz da stratejiye dayanıyor.

Kadın forumdaşlarımız genelde şöyle diyor:

— “Ben paylaşmazsam nasıl ilham olurum?”

Erkek forumdaşlarımız ise:

— “Ben paylaşmam, önce korurum, sonra gösteririm.”

İşte tasarım dünyası bu iki yaklaşım arasında dönüyor.

Belki de doğru olan, önce koruyup sonra paylaşmak. Çünkü tasarımın değeri, sadece güzel olması değil, bize ait olmasıyla ölçülür.

Sonuç: Tasarım Bir Ruhsa, Hukuk Onun Zırhıdır

Endüstriyel tasarımı korumak, sadece çizimleri değil, hayalleri de savunmaktır.

Bir kadın tasarımcı için bu, “kendini ifade etme” hakkıdır.

Bir erkek tasarımcı içinse, “emeğinin karşılığını alma” mücadelesidir.

Ama ikisi birleştiğinde ortaya çıkan şey, sadece bir ürün değil; bir mirastır.

Forumdaşlara Sorular

Siz hiç bir fikrinizin başkası tarafından kullanıldığını gördünüz mü?

Tasarımınızı korumak için neler yaptınız ya da yapmayı düşündünüz?

Sizce, paylaşmak mı daha değerli, yoksa korumak mı?

Kadınların duygusal, erkeklerin stratejik yaklaşımları tasarım dünyasında nasıl bir denge yaratıyor?

Yorumlarınızı merak ediyorum.

Çünkü belki de bu forumda, geleceğin en özgün tasarımlarının ilk kıvılcımları saklıdır…
 
Üst