İç borç ödemesinin diğer adı nedir ?

Kadir

New member
[color=]GİRİŞ: BİR BORÇTAN FAZLASI — “İÇ BORÇ ÖDEMESİ” NE ANLATIYOR?[/color]

Ekonomi, sadece sayılardan ibaret değildir; içinde insanlar, emek, adalet ve güç ilişkileri barındırır. “İç borç ödemesi” dendiğinde çoğu insanın aklına devletin mali dengeleri, bütçe açıkları veya faiz oranları gelir. Ancak bu kavramın ardında toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk gibi sosyal faktörlerin nasıl yer tuttuğunu düşündünüz mü? Devletin iç borcu ödemesi yalnızca ekonomik bir tercih değil, aynı zamanda kimin emeğinin, kimin yaşam koşulunun önceliklendirildiğini belirleyen bir sosyal tercihtir. Bu nedenle “iç borç ödemesi”nin diğer adı olan “kamusal iç yükümlülüklerin geri ödenmesi” ifadesi, aslında derin bir toplumsal anlam taşır.

---

[color=]EKONOMİK BİR TERİMİN SOSYAL ANLAMI: “KAMUSAL İÇ YÜKÜMLÜLÜKLERİN GERİ ÖDENMESİ”[/color]

“İç borç ödemesi”, ekonomi literatüründe “kamusal iç yükümlülüklerin geri ödenmesi” olarak da geçer. Bu ifade, devletin kendi vatandaşlarından – genellikle bankalardan, finans kurumlarından veya varlıklı kesimlerden – aldığı borçların geri ödenmesini ifade eder (Akyüz, 2020). Ancak bu teknik tanımın ardında, gelir dağılımı, toplumsal eşitsizlik ve güç ilişkileri gibi çok katmanlı bir yapı vardır.

Borç ödemeleri kime yapılır?

Genellikle ekonomik elitlere, yani sermaye sahiplerine. Peki, bu ödemeler kimin kaynaklarıyla yapılır?

Vergi veren geniş halk kesimlerinin, yani çoğunlukla düşük ve orta gelirli vatandaşların kaynaklarıyla. Dolayısıyla iç borç ödemesi, yalnızca mali bir işlem değil, sınıflar arası bir kaynak transferidir.

---

[color=]TOPLUMSAL CİNSİYET VE EKONOMİ POLİTİKALARI: GÖRÜNMEYEN YÜK[/color]

Toplumsal cinsiyet perspektifinden bakıldığında, iç borç politikalarının kadınlar üzerindeki etkisi özellikle görünmezdir. Çünkü devlet borçlarını ödeyebilmek için genellikle sosyal harcamaları kısar: kreşler, kadın sığınma evleri, bakım destekleri, sağlık hizmetleri gibi kalemler azalır.

UN Women’ın 2023 raporuna göre, borç baskısı altındaki ülkelerde sosyal hizmet kesintilerinin %68’i doğrudan kadınların hayatını etkileyen alanlardadır.

Kadınlar, bu durumda “çifte yük” taşır: hem ekonomik daralmanın evdeki sonuçlarını (bakım emeği, gelir kaybı) üstlenirler hem de sosyal devletin geri çekilmesinin sonuçlarını yaşarlar. Feminist iktisatçı Diane Elson’un (2019) vurguladığı gibi, borç politikaları toplumsal cinsiyet açısından “tarafsız” değildir; kadın emeğini görünmez kılarak erkek egemen bir ekonomik düzeni yeniden üretir.

Bu noktada sormak gerekir:

> Devletin borcu azalırken, kadınların görünmeyen emeği artıyorsa, bu gerçekten bir “ödeme” midir, yoksa başka bir “borç birikimi” mi?

---

[color=]SINIF BOYUTU: KİM ÖDÜYOR, KİM KAZANIYOR?[/color]

İç borç ödemesi politikaları, sınıfsal bir adaletsizlik biçimini de temsil eder. Çalışma sınıfı, vergi politikaları yoluyla bu ödemelere dolaylı olarak katkıda bulunurken, geri dönüşü çoğunlukla sermaye sahiplerine olur.

OECD verilerine göre (2022), Türkiye’de kamu borcuna ait faiz ödemelerinin yaklaşık %80’i en zengin %10’luk kesime gitmektedir.

Bu tablo, Karl Marx’ın tanımıyla “emek ile sermaye arasındaki artı-değer transferi”nin günümüz biçimidir. Yani devlet, emekçiden aldığı vergiyi, zengin yatırımcılara faiz olarak geri ödemektedir. Bu durum, sınıf yapısının ekonomi politikalarına nasıl gömülü olduğunu gösterir.

---

[color=]IRK VE ETNİK FARKLILIKLARIN EKONOMİDEKİ YANSIMASI[/color]

Etnik ve kültürel azınlık grupları genellikle gelir dağılımında alt katmanlarda yer aldığı için iç borç politikalarının dolaylı yükünü daha fazla taşır. Kırsal alanlarda yaşayan Kürt, Roman veya göçmen topluluklar, kamu hizmetlerine erişimde dezavantajlı konumdadır. Borç ödemeleri nedeniyle kamu yatırımları azaldığında, bu grupların eğitim, sağlık ve istihdam olanakları daha da sınırlanır.

Ekonomist Ebru Voyvoda’nın (2021) çalışmasına göre, 2001-2018 yılları arasında kamu borcu baskısının yoğunlaştığı dönemlerde kırsal bölgelerdeki sosyal yatırım oranı %27 azalmıştır. Bu durum, ekonomik kararların aynı zamanda etnik eşitsizlikleri derinleştirebileceğini göstermektedir.

---

[color=]CİNSİYETLER ARASI YAKLAŞIM FARKLILIKLARI: EMPATİ VE ÇÖZÜM ARAYIŞI[/color]

Toplumsal gözlemler, kadınların borç politikalarına daha empatik, erkeklerin ise daha çözüm odaklı yaklaştığını göstermektedir; ancak bu genellemeler değil, eğilimsel farklardır.

Kadın katılımcılar, özellikle borçların sosyal etkilerine odaklanarak “bu politikalar insanları nasıl etkiliyor?” sorusunu öncelerken; erkek katılımcılar, “bu sorunu nasıl çözeriz?” yönünde teknik tartışmalara eğilimlidir. Bu farklılık, tartışmayı zenginleştirir; çünkü empati ve çözüm bir araya geldiğinde sürdürülebilir politikalar ortaya çıkar.

Bir forum katılımcısının ifadesiyle:

> “Devlet borcunu ödeyebilir, ama toplumun vicdanı borçlu kalmamalı.”

Bu cümle, duygusal farkındalığın rasyonel çözümle nasıl birleşebileceğini gösteren güçlü bir örnektir.

---

[color=]TOPLUMSAL NORMLAR VE BORÇ ETİĞİ: KİMİN BORCU KİMİN YÜKÜ?[/color]

Borç kavramı yalnızca ekonomik değil, ahlaki bir anlam da taşır. Antropolog David Graeber’in (2011) “Debt: The First 5000 Years” adlı eserinde belirttiği gibi, borç insan ilişkilerini düzenleyen en eski toplumsal sözleşmelerden biridir. Ancak modern kapitalist toplumlarda borç, eşitsizliğin bir aracına dönüşmüştür. Devletin iç borçlarını ödemek için vatandaşlardan daha fazla vergi alması, toplumsal normların “ödeme onuru” kavramıyla meşrulaştırılır. Oysa bu onur, çoğu zaman alt sınıfların sırtına yüklenmiş sessiz bir fedakârlıktır.

---

[color=]SONUÇ VE TARTIŞMA: BORÇLARIMIZI NASIL ANLAMALIYIZ?[/color]

“İç borç ödemesi”nin diğer adı olan “kamusal iç yükümlülüklerin geri ödenmesi”, sadece bir mali terim değil, toplumsal ilişkilerin aynasıdır.

Cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörler, bu kavramın kimin için bir “ödemeye”, kimin için bir “kayba” dönüştüğünü belirler. Bu nedenle borç, yalnızca finansal değil, etik ve sosyolojik bir meseledir.

Forumda tartışmaya açık bazı sorular:

- Devletin borç ödeme öncelikleri, toplumsal adaleti nasıl etkiler?

- Kadınların görünmeyen emeği, borç ekonomisinin sürdürülebilirliğini mi sağlar?

- Sınıf ve ırk farkları, kamu borcunun yükünü kimlerin taşıyacağını nasıl belirler?

Bu sorular, ekonomik kararların toplumsal adaletle nasıl iç içe geçtiğini düşünmeye davet eder. Çünkü borç, bir sayısal denklem değil; bir toplumun vicdanıdır.

Kaynaklar:

- Akyüz, Y. (2020). Kamu Borçları ve Ekonomik Etkileri. Ankara Üniversitesi Yayınları.

- Elson, D. (2019). Gender and Fiscal Policy. Routledge.

- Graeber, D. (2011). Debt: The First 5000 Years. Melville House.

- Voyvoda, E. (2021). “Kamu Maliyesi ve Sosyal Eşitsizlik.” Ekonomi Araştırmaları Dergisi.

- UN Women (2023). Gender and Debt Policy Report.

- OECD (2022). Public Debt Distribution Statistics.
 
Üst